Globalleşmenin
etkisiyle pazarların birbirine yakınlaşması, rekabetin artması Ülkeler ve
firmalar arasında teknolojik farkların azalması, günümüzde bir ürünü sadece
işlevleriyle yada fiyat avantajlarıyla pazarlama şansını güçleştiriyor. Çünkü
işlevler arasında fark kalmadı. Yaratılan farklar çok kısa sürede diğer
firmalar tarafından öğrenilmek ya da kopyalanmak suretiyle kendi ürün
gruplarına yansıtılıyor ve her fiyat segmentinde çok sayıda seçenek var.
Bir
yandan kar marjlarını yükseltmek gerekiyor bir yandan da firmanın yarınları daha
sağlıklı görebilmesi için sadık bir müşteri kitlesi yaratmak için çaba
harcanmalı. İşte bu ortamda “marka” kavramı hayati bir önem taşıyor. Bir firmanın
marka yaratma ya da markalaşma aşamasındaki tüm çalışmalarını “Stratejik bir
plan” dahilinde yapması çalışmaların sağlıklı ilerleyebilmesi için hayati önem
taşıyor. Bunun yanında bir diğer hayati noktada marka konumlandırılmasının
firmanın beklentilerine ve piyasa gerçeklerine uygun aynı zamanda hedef
kitleyle örtüşecek şekilde planlanması.
Markaya dair
çalışmalar, güçlü, hatta lider marka sahibi firmalar için de hayati önem
arzediyor. Şöyle ki rekabet her an herkesi tahtından edebilir. Özellikle de tüketici
tercihlerinin bu kadar kırılgan ve rekabetin sert olduğu düşünülürse her marka
değerini ve kendisine bağlı kitleyi koruyabilmek için tetikte kalmalı ve
gerektirdiğinde kendini yenilemeyi kendini değiştirebilmeyi bilmeli.
Türkiye'nin en eski firmalarından olan ve kendi sektörlerinde çok ciddi Pazar paylarına
sahip olan Arçelik ve Lassa gibi dev markalar dahil pek çok markanın, 2000'li yıllarda, marka logolarını değiştirmek dahil, köklü değişiklikler yaptıkları ve tüketici nezdinde marka imajlarını
yenileyebilmek gayretine girdiklerini hepimiz gördük. Değişim rüzgarına ayak
uydurabilmek bir markanın yaşayabilmesinin tek şartı.
YORUMLAR